MUSTAFA

KEMAL

ATATÜRK

1981 - 193∞ Türkiye Cumhuriyeti'nin Kurucu Lideri

HAKKINDA
ata
atam
1.Bölüm / 3.Kısım / Konu 16: "Trabzon'dan Gelen Teklif"

Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK'ün 15 Ekim 1927 Cumartesi günü, Cumhuriyet Halk Fırkasının İkinci Büyük Kurultayında kürsüden, altı gün boyunca ve toplamda 36 saat 33 dakikada okuduğu Türkiye Cumhuriyeti'nin kuruluş yolunda nasıl bir Milli Mücadele yolu izlediğini anlattığı metindir.

"Efendiler, geleceğe ait tedbirler hakkında fikir alışverişinde bulunmadan evvel maziye ait vakalar ve hadiseler hakkında maruzatta bulunmak ve senelerden beri devam eden faaliyet ve icraatımızın milletimize hesabını vermek vazifem olduğu kanaatindeyim. Hadiseler ile dolu olan dokuz senelik bir devrenin tarihine temas edecek maruzat ve beyanatım uzun sürecektir. Fakat mesele, yapılması zaruri bir vazife olduğuna göre, beni mazur göreceğinizi ümit ederim." M.Kemal ATATÜRK

NUTUK 1. BÖLÜM (1919-1920)

3.Kısım - Konu 16: Trabzon'dan Gelen Teklif

Rahmetli Kerim Paşa'nın Fuat Paşa'ya yazdığı ilk telgrafında, İstanbul'daki yüksek mevkili şahısların mücadele liderleriyle belli bir yerde buluşup konuşmalarından söz edildiğini görmüştük. Bunun benzeri, fakat aksine yani Anadolu'dan İstanbul'a gitme yolunda bir teklif de, bundan daha önce Trabzon'dan çıkmıştı. Müsaade buyurursanız bunu biraz açıklayayım: Trabzon Valisi Galip Bey, 18-19 Eylül tarihlerinde teftiş göreviyle Ardasa'da1 bulunuyordu. Kâzım Karabekir Paşa'nın Ardasa'ya gidip vali ile görüşmesi söz konusu idi. Bu konu üzerinde 19 Eylülde telgraf başında Kâzım Karabekir Paşa ile görüştük. Sebebi Trabzon'dan aldığım 18 Eylül tarihli bir telgraftı. Kendisine olduğu gibi verdiğim bu telgrafta: "Milli çıkarları bozan altı maddeyi kabul etmiyoruz (Bu altı madde İstanbul ile ilişki kesme konusundaki emirdir). Arz edeceklerimizin Zâtışâhâne'ye ulaştırılması da oraya gönderilecek bir heyetle sağlanabilir kanısındayız" denilmekte idi.(Vesika 114)

Kâzım Karabekir Paşa, makine başında Trabzon Valisi ile görüşmüş, özetini bildirdi. Vali soru tarzında birtakım görüşler ileri sürmüş. Karabekir Paşa uygun karşılıklar vermiş. Vali, en sonunda: "İstanbul'a bir heyet gönderilerek durumun Padişah'a arzını ve bu heyetle birlikte kendisinin gitmesini teklif etmiş ise de, artık bizim çeşitli yollarla konuyu arza bir çare düşünmüş olmamız dolayısıyla, bu düşüncesinden vazgeçmiştir. Böyle bir heyetin gitmesi ve buna sarayın durumunu iyi bilen Gümüşhane temsilcisi Zeki Bey'in de katılması teklif edilmektedir" denilmekte idi.(Vesika 115)

Gariptir ki, iki gün sonra, yani 21 Eylül 1919'da, Torul'daki Yarbay Halit Bey'in gönderdiği bir şifrede de bu heyet meselesinden söz ediliyordu. Fazlasıyla kuşkuya düşen Padişah'ı yabancıların ve Ferit Paşa'nın kucağına atmamak için, İstanbul'a gizlice bir heyet gönderilmesinin uygun olacağı, eğer bu heyete Servet ve Zeki Beyler de temsilci olarak alınırsa kendilerinin sevinerek kabul edecekleri, Zeki Bey'in ağzından bildiriliyordu. (Vesika 116)Halit Bey'e 22 Eylül'de verdiğim cevapta Zeki ve Servet Beyler'in de içinde bulunacağı bir heyetin İstanbul'a gönderilmesinin uygun olmadığını bildirdim. 24-25 Eylül tarihinde Halit Bey'den aldığım bir telgrafta, "Trabzon'daki muhalefetin başı durumunda olan Trabzon Valisi Galip Bey'i, kolordunun ve Erzurum valisinin davetini kabul edip Erzurum'a gitmediğinden, mecburiyet karşısında ve silahlı koruma ile bu gece (24-25 Eylül) Erzurum'a gönderdim" deniliyordu.(Vesika 117)

Efendiler, garip bir tesadüf değil midir ki, rahmetli Kerim Paşa'nın ilk aracılık telgrafı, Trabzon valisinin tutuklandığı gecenin ertesi günü, Trabzon'da, vali, Zeki ve Servet Bey'lerle, bunların aldatması üzerine bazı kimselerin İstanbul ile ilişki kesme konusundaki teşebbüslerinin ve İstanbul'a bir gizli heyet olarak gitme planlarının başarısızlığa uğratılmasının gerçekleştiği bir günde, yani 25 Eylül günü çekiliyor ve bizi ancak 27-28 Eylül gecesi aramak gereği duyuluyor. Yazışmaların şeklinden anlaşıldığına göre, Erzurum'a giden Vali Galip Bey, Kâzım Karabekir Paşa'ya, yeniden İstanbul'a bir heyet aracılığı ile başvurmaktan söz etmiştir. Bununla ilgili olarak, Paşa'nın 27 Eylül tarihli bir «olur» isteme telgrafını alıyoruz. Buna 28 Eylülde karşılık olarak çekilen telgrafta, Kerim Paşa ile yapılan görüşmemin özeti verildikten sonra, "söz konusu müracaatın gerekli görülüp görülmediğinin bildirilmesini rica ederiz. Gerekli görüldüğü takdirde, Trabzon valisinin, Milli Mücadele'mize karşı gelme konusunda Dahiliye Nâzırı Adil Bey'den hiçbir farkı olmadığından, kendisinin asil Milli Mücadele'mize hiçbir şekilde karışmasına müsaade buyurulmaması" karşılığı veriliyor. (Vesika 118)Kâzım Karabekir Paşa'nın 30 Eylül'de verdiği karşılıkta: "Trabzon valisinin bu gibi işlere karıştırılmaması konusundaki" düşüncemizin yerinde olduğu kabul edildikten sonra, "Trabzon'un durumunda çoktandır beklenen düzelme gerçekleşti" (Vesika 119) deniliyordu.

Efendiler, son olarak sunduğum bilgilerle bir gerçek üzerinde daha düşünceleri aydınlatmak isterim. Trabzon Valisi Galip Bey ile Zeki Bey, saray ve Ferit Paşa ile ilişki içinde idiler. Bir heyet halinde İstanbul'a gitmekten maksatları, milli gayeye hizmet değil, orada gerekenleri aydınlatarak ve bazı tedbirler tavsiye ederek, yeni talimat almak gibi bir maksada dayandığına bence şüphe yoktur. Nitekim, Zeki Bey daha sonra İstanbul'a gidince, arkasından gerektiği kadar para ve cephane göndermeye söz verilerek ve özel bir talimat ile Trabzon ve Gümüşhane dolaylarında örgütler kurmak üzere gönderilmiştir. Kendisini İnebolu'da tutuklatıp Ankara'ya getirtmiştim. Bana, bu söylediklerinin hepsini itiraf etti. Yalnız, sözde İstanbul'u aldattığını, alacağı para ve silahları bize teslim etmek niyetinde bulunduğunu söyledi. Buna o gün ve hatta bugün bile inanacak saf kimseler bulunabilir mi? Bununla birlikte, ben bu zâtı, Erzurum Kongresi'ndeki ilişkinin hatırasına saygı duyarak, yalnız gerekli uyarı ve nasihatlerde bulunmakla yetinmiş ve serbest bırakmıştım.

  1. Gümüşhane'nin şimdiki ismi Torul olan ilçesi ↩︎