Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK'ün 15 Ekim 1927 Cumartesi günü, Cumhuriyet Halk Fırkasının İkinci Büyük Kurultayında kürsüden, altı gün boyunca ve toplamda 36 saat 33 dakikada okuduğu Türkiye Cumhuriyeti'nin kuruluş yolunda nasıl bir Milli Mücadele yolu izlediğini anlattığı metindir.
"Efendiler, geleceğe ait tedbirler hakkında fikir alışverişinde bulunmadan evvel maziye ait vakalar ve hadiseler hakkında maruzatta bulunmak ve senelerden beri devam eden faaliyet ve icraatımızın milletimize hesabını vermek vazifem olduğu kanaatindeyim. Hadiseler ile dolu olan dokuz senelik bir devrenin tarihine temas edecek maruzat ve beyanatım uzun sürecektir. Fakat mesele, yapılması zaruri bir vazife olduğuna göre, beni mazur göreceğinizi ümit ederim." M.Kemal ATATÜRK
NUTUK 1. BÖLÜM (1919-1920)
Nutuk 1.Bölüm / 2.Kısım / Konu 3: Milli Tezahürlerin Akisleri
Her tarafta tezahürat yapılması için yaptığım tebligat tarihinden üç gün sonra, yani 31 Mayıs 1919 tarihli Harbiye Nazırı'nın şu telgrafını aldım:
İngiltere Fevkalade Komiserliği'nden Babıali'ye tebliğ olunup Harbiye Nazereti'ne verilen nota sureti aynen aşağıdadır:
Bugüne kadar gelen raporlardan 3.Kolordu mıntıkasında adi eşkıyalıktan başka bir şey olmadığı malum olmakla beraber, son notada beyan olunan ahval hakkında özel tahkikat icrası ile neticesinin süratle bildirilmesini rica ederim.
Harbiye Nazırı Şevket (31.5.1919)
Suret
- Sıvas'taki mevcut hal ve mevki ve bu şehirde veyahut bu şehrin yakınında büyük miktarda toplanmakta bulunan Ermeni mültecilerinin selametine dair son zamanlarda oldukça endişe verici havadis almış olduğumu zatı samii fehimanelerine bildirmekle iftihar ederim.
- Dolayısıyla askeri kumandanının memuriyet dairesi dahilinde bulunan Ermenilerin iyi muhafazası ile himayeleri için bütün mümkün tedbirleri almasını emreden ve herhangi bir kıtal veyahut kötü muamele vukua geldiği takdirde kendisinin doğrudan doğruya mesul tutulacağını bildiren bir telgrafnamenin Harbiye Nezareti Celilesince belirtilen kumandana acilen çekilmesi hususunda emirler verilmesini zatı samii fehimanelerinden rica ederim.
- Bu talimata benzer talimatın ilgili mülki memurlara verilmesini ayrıca rica ederim.
- Memleket dahilindeki asayişsizlik hakkında zatı samii fehimanelerinin ne derece haklı surette endişeli bulunduklarını bildiğim için, zatı samii fehimanelerine ayrıca işbu (…) uyulacağından eminim.
- Söz konusu olan talimatın veriliş tarihi hakkında verilecek malumatın beni sevindireceğini beyan ederim.
Sıvas Vali Vekaleti'nden 2 Haziran 1919 tarihli aldığım bir telgrafta da "bugün Miralay Dömanj imzasıyla alınan telgrafnamede Aziziye'de İzmir'in işgali üzerine Hıristiyanların katledilmekle tehdit edildiği ve bu ise uygun olmayıp size vaziyeten haber veriyorum ki, bu haller Müttefik askerleri tarafından vilayetinizin işgaline sebep olur, mealinde bildirimlerde bulunulmaktadır. .. vs." denilmekte idi.
Hakikatte, ne Sıvas'ta endişe verici bir hal vardı ve ne de Hıristiyanların katledilmekle tehdit edildiği vaki idi. Mesele, milletçe yapılmaya başlanılan mitinglerden etkilenen ve bunu emellerinin husulüne mani sayan Hıristiyan unsurların, yabancıların nazarı dikkatini çekmek için kasıtlı yaydıkları haberler kabilinden olarak kabul etmek lazımdır. Harbiye Nezareti'nin nota suretini ihtiva eden telgrafına verdiğim cevabı aynen arz edeceğim:
İstihbarat (3 Haziran 1919)
Gayet Aceledir. (58 Adet)
Harbiye Nezareti Celilesine
C: 2 Haziran 1919 şifre:
Sıvas ve civarında evvelce bulunan Ermenileri ve daha sonra gelen mültecileri dehşete düşürecek hiçbir hadise olmamıştır. Ne Sıvas'ta ve ne de civarın da endişe verici hiçbir hal yoktur. Herkes sakince iş ve güçleriyle meşguldür. Bunu kati surette arz ve temin ederim. Dolayısıyla İngiliz notasındaki istihbarat kaynağının ne olduğu ikizlerince bilinmek lazımdır. İzmir'in ve Manisa'nın işgali acı haberi üzerine İslam ahalice yapılan ve Hıristiyan unsurlar hakkında hiçbir husumet fikri ihtiva etmeyen toplantılardan belki de bazılarının ürkmüş olmaları hatıra gelmektedir. İtilaf devletleri milletimizin haklarına ve bağımsızlığına riayetkar kaldıkça ve millet vatanın bütünlüğünün dokunulmazlığından emin bulundukça gayrimüslim unsurların korkuya kapılmasına hiçbir sebep yoktur ve bu konuda devlete karşı her türlü mesuliyeti taahhüt ve buna tamamıyla emniyet buyurulmasını istirham ederim. Fakat milli bağımsızlık ve mevcudiyeti imha ve hayatın bekasını tehlikeye düşüren işgal, suikast ve tecavüz gibi İzmir havalisinde görülmekte olan fiiliyatın benzerlerinin ortaya çıkmasına karşı ne milletin heyecanını ve vicdani üzüntülerini ve ne de buna dayalı milli tezahüratı men etmek ve durdurmak için nefsimde ve hiç kimsede kudret ve takat göremeyeceğim gibi, bu yüzden ortaya çıkacak vakaların ve hadiselerin karşısında da mesuliyet kabul edebilecek ne kumandan ve ne de mülkiye memuru ve ne de hükümet tasavvur ederim.
Mustafa Kemal
Bu nota suretiyle tarafımdan verilen cevap sureti bütün kumandanlara, vali ve mutasarrıflara tamimen tebliğ edildi.
Bu tarihlerde bütün milletin İngiliz Muhipler Cemiyeti'ne iştirakle İngiltere müzaheretinin1 talep edilmesi, bu cemiyet namına, Sait Molla imzasıyla bütün belediye riyasetlerine bir telgrafla bildirildiği ve bu telgrafın tesirini neticesiz bırakmak için milleti lüzumu gibi aydınlatmakla beraber hükümet nezdindeki teşebbüslerim malumunuz olmuştur. Bundan başka 27 Mayıs 1919 tarihinde Türkiye-Havas-Royter2 ismindeki ajansın, toplanan Saltanat Şurası hakkındaki tafsilatta "heyetteki herkesin fikri, Türkiye'nin büyük devletlerden birinin müzaheretini1 temin merkezindedir" havadisini yayımlayıp tamim etmesi üzerine Sadrazam'a "Milletin milli bağımsızlığı muhafazaya kararlı olduğunu ve bütün uğursuz neticelere karşı en son fedakarlığı göze aldırdığını ve milli vicdanı temsil etmeyen ihbarların endişe verici akisler doğurduğunu" yazmakla beraber, bütün milleti de bu keyfiyeten nasıl haberdar ettiğimi başka bir münasebetle beyan etmiştim.
Sadrazam Ferit Paşa'nın Paris'e malum olan daveti üzerine, Birinci Türkiye Büyük Millet Meclisi'nin ilk toplantı günlerinde bazı beyanatta bulunmuştum. Bu meselede görüşümün ve hareket suretimin ne olduğunu açıklamak maksadıyla şu vesikayı aynen arz edeceğim:
Şifre: Havza, 3.6.1919
Aceledir Zata mahsustur.
- Samsun'da 3.Kolordu Kumandanı Refet Beyefendi'ye
- Erzurum'da 15.Kolordu Kumandanı Kazım Paşa Hazretleri'ne
- Canik Mutasarrıfı Hamit Beyefendi'ye
- Erzurum Valisi Münir Beyefendi'ye
- Sıvas Vali Vekili Hakim Hasbi Efendi Hazretleri'ne
- Kastamonu Valisi İbrahim Beyefendi'ye
- Ankara'da 20. Kolordu Kumandanı Ali Fuat Paşa Hazretleri'ne
- Konya'da Yıldırım Kıtaları Müfettişi Cemal Paşa Hazretleri'ne
- Diyarbekir'de 13.Kolordu Kumandan Vekili Cevdet Beyefendi'ye
- Van Valisi Haydar Beyefendi'ye
Fransa siyasi temsilcisi Mösyö Döfrans'ın Sadrazamlık makamına gelerek Osmanlı'nın haklarını Konferans huzurunda müdafaa için Paris'e gidebileceklerini tebliğ eylediği, Dahiliye Nezareti'nin resmi tebligatından ve ajans neşriyatından anlaşılmıştır. İzmir vakası üzerine milletimizin gösterdiği milli bağlılık ve bu suretle bağımsızlığın muhafazası hususunda tezahür eden kati azmi neticesi olan bu mazhariyet şükrana değerdir. Fakat buna rağmen Yunanlılar İzmir vilayetinde işgalden men edilmiş değildir. Her halde milletin, haklarını idrak etmiş ve onu çiğnetmemek için yekvücut olarak fedakarane harekete hazır olduğu İtilaf devletlerine karşı gösterilmeye ve ispata devam edildikçe söz konusu devletlerin milletimize hürmetkar ve haklarına riayetkar olacağına şüphe yoktur.
Sadrazam Paşa Hazretleri'nin Konferans huzurunda Osmanlı'nın haklarını müdafaa için büyük gayret gösterecekleri tabiidir. Ancak milletçe katiyen müdafaası talep olunan ve gerekli görülen haklar, bilhassa iki noktada nezaket kazanır. Birincisi, mutlak surette devlet ve milletin tam bağımsızlığı. İkincisi de vatanın asli kısımlarında çoğunluğun azınlıklara feda edilmemesidir. Bu hususta Paris'e harekete hazırlanan heyetin görüşüyle milli vicdanın kati talebi arasında tam mutabakat şarttır. Aksi takdirde millet gayet müşkül vaziyette ve telafi edilemez emrivakiler karşısında kalabilir. Bu endişeyi doğuran sebepler şunlardır: Sadrazam Paşa Hazretleri duyulan beyanatında bir Ermeni özerkliği esasını kabul etmiş olduğunu bildirdi. Bunun sınırını zikretmedi. Bundan Doğu Vilayetleri ahalisi bittabi üzüntü duydu ve keyfiyetin açıklanmasını istemeye mecbur oldu. Toplanmış olan Saltanat Şurası'nda da hemen herkes milli bağımsızlığın muhafazasını ve milletin mukadderatının bir milli şuraya bırakılmasını talep eylediği halde, yalnız, hükümetin dayandığı İtilaf ve Hürriyet Fırkası namına Reisi Sadık Bey'in yazılı ifadesinde İngiltere'nin himayesi teklif olundu. Geniş bir Ermenistan özerkliğini ve devletin bir yabancı himayesini kabul meselelerinde milli arzu ile mevcut hükümetin görüşünde mutabakat olmadığı görülüyor. Sadrazam Paşa Hazretleri'yle beraberinde hareket edecek olan heyetin milletin haklarını müdafaada takip edeceği esaslar ve program milletçe malum olmadıkça, arz olunan noktalarda endişeye kapılmaktan kaçınılamaz. Bu suretle vilayetlerdeki ve bağlı yerlerdeki Müdafaai Hukuku Milliye ve Reddi İlhak Cemiyetlerinin temsilci heyetleri ve henüz teşkilatı tamamlanamayan yerlerde de belediye heyetleri tarafından Sadrazam Paşa Hazretleri'ne ve doğrudan doğruya Zatı Şahane'ye telgrafnamelerle müracaat edilerek, milli tam bağımsızlığın dokunulmazlığının ve milli çoğunluğun haklarının korunmasının milletçe esas şart olduğu beyan ve buna göre gidecek heyetin müdafaa esaslarını millete resmen ve alenen bildirilmesi talep olunmalıdır. Milletin bu hareket tarzıyla, gidecek heyetin müdafaasına çalışacağı esasların hakikaten milletin arzu ve talebi olduğu İtilaf devletlerince malum olacak ve bittabi daha ziyade ehemmiyetle nazarı dikkate alınarak heyetin vazifesini kolaylaştıracaktır. Bildirilen bu görüşlerin icap edenlere süratle ulaştırılıp bildirilmesini vatanımızın mukadderatı namına zatıalii vatanperverilerinden hassaten istirham eylerim. Bu telgrafın ulaştığı zamanın bildirilmesini de rica ederim.
Mustafa Kemal
- Müzaheret; müzahir, zahir: (Sözcük anlamları) yardım etme, arkalama, kollama; arka çıkan, kollayan, yardım eden. Ancak Türkiye'nin ABD veya İngiliz mandası altına sokulması tartışmalarında manda kavramını yumuşatarak ifade eden bir anlamda kullanıldı ↩︎
- Reuter ↩︎
- Müzaheret; müzahir, zahir: (Sözcük anlamları) yardım etme, arkalama, kollama; arka çıkan, kollayan, yardım eden. Ancak Türkiye'nin ABD veya İngiliz mandası altına sokulması tartışmalarında manda kavramını yumuşatarak ifade eden bir anlamda kullanıldı ↩︎
